(Önceki yazımızın devamı)

Bu arada, bahsedilen mafya ve suç örgütü liderinin, uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği paralardan FETÖ’ye finans sağladığı, mahkemeye sunulan raporlarda yer aldığı bilgisi, bütün bu bağlantıları daha iyi açıklıyor.

Türkiye'ye yapılacak tüm operasyonlar, ABD tarafından Dubai'de kurulan, özel masa tarafından planlanıyor. Burada “psikolojik harp merkezi” oluşturuldu. Bu masa, direkt olarak "CIA-MOSSAD" tarafından yönetiliyor. Türkiye'de şantajla veya parayla satın alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu, medyacı, iş insanı dahil birçok kişi, masaya dahil ediliyor. Para problemi yok, para olukları, sonuna kadar açık durumda. Lojistik destek, sınırsız olarak veriliyor. Masa tarafından kullanılacak kişiler Dubai'de, CIA ve MOSSAD tarafından özel inşa edilen "evlerde, otellerde" barındırılıyor. Türkiye'ye karşı yapılan veya yapılacak provokasyonlarda, katkısı olacak kişilerin, buralarda kalması sağlanıyor.

FETÖ iltisaklı kişiler, PKK terör örgütü gizli veya açık mensupları ve diğer kripto hainler burada kalıyor. Evler CIA-MOSSAD korumasında tutuluyor. Buralar CIA ve MOSSAD tarafından, yüksek güvenlikle korunduğu için, yakalanmaktan korkanlar, soluğu Dubai'de alıp, bu evlere sığınıyor. Başka türlü olsaydı, MİT bunları bulur ve paket ederdi.

Bu evlerde kalanların her türlü maddi ihtiyaçları, 15 Temmuz'a destek veren ve 7 yıldır Türkiye'ye karşı yapılan provokasyonlarda başrolde olan, katıksız Türkiye düşmanı "M. Dahlan" tarafından karşılanıyor. Dahlan, FETÖ ve PKK'ya aleni yardım ediyor. Mısır'da "Al Ghad" adında TV kanalı var. Bu TV kanalında, sürekli, “FETÖ Elebaşı” ile röportaj yapıyor. FETÖ elebaşı ise kanala verdiği röportajlarda, Türkiye'yi hep kötü gösteriyor. Dahlan, kullandığı medyasında FETÖ ve PKK'yı övüp, Türkiye ve Cumhurbaşkanımız R.T. Erdoğan'ı hep kötülüyor.

Türkiye'nin Libya'ya asker gönderip üs kurduğu zamanı hatırlayalım. Türkiye’nin Libya ile anlaşması suretiyle, deniz yetki alanımız güçleniyordu.

Türkiye’nin Libya'da bulunması, BAE merkezli "Dubai Masası" tarafından engellenmek istendi. Karşı operasyon başlattılar. Şehit olan MİT mensupları, medyaya sızdırılıp deşifre edilerek, Türk Halkının "ne işimiz var Libya'da" deyip tepki vermesi sağlanacaktı.

Dubai'deki “Opus” ve “Lancaster 6” adlı şirketlerin, Darbeci Hafter'i helikopter, insansız hava aracı ve siber yollarla desteklediği ortaya çıktı. Bu şirketler aynı zamanda, "Dubai Masasını" ve bu işe dahil olan hainleri de fonluyor. Dubai Masasına akıtılan fonlarla insanlar, çok kolay satın alınabiliyor.

Ayrıca Türkiye'de yaşadığı halde, bir açığı ve “yumuşak karnı” olan önemli kişileri de şantaj yoluyla, zorla masaya hizmet ettiriyorlar. "Dubai Masası" çok boyutlu ve geniş konseptli bir masa durumunda. Türkiye'den birçok kripto hain, bu masaya bilgi, belge, haber gönderiyor.

Bilgiler Dubai Masasının geniş ekipleri tarafından işlenerek, Türkiye'ye operasyon için kullanılıyor. Operasyonların kimi suikast şeklinde, kimi hukuk üzerinden, kimi emniyet güçlerini hedef alan, kimi medyatik algıyı önceleyen, bazen de saygın kişileri itibarsızlaştırma şeklinde oluyor. Bazen de Devlet Kurumlarımızı yıpratmaya çalışıyorlar. “MİT TIRLARI” davasında olduğu gibi, uluslararası düzeyde Türkiye’yi zora sokmaya, sıkıştırmaya çalışıyorlar. “Teröre destek veren ülkeler” listesine bir soksalar, her türlü müdahale için, meşru zemin elde edecekler. Bu yüzden milli meselemiz, bu yüzden “beka meselemiz”.

CIA ve MOSSAD 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de, özellikle TSK, MİT, Emniyet ve siyasette büyük güç kaybetti. Yerleştirdiği çoğu ekipler tasfiye oldu. Ancak halâ görevde kalanlar var gibi görünüyor. CIA ve MOSSAD, ekiplerini tasfiye edenleri yok etmek için "Dubai Masasından" nokta atışı türünden, operasyonlar yapıyor. Şu aralar bu operasyonlar arttı...

17-25 Aralık 2013 operasyonunu hatırlayın. Sadece Sayın R. T. Erdoğan'a yapıldığı sanıldı. Böyle sanan herkes yanıldı. Tüm milli ekipler, devletten ve partilerden tasfiye edilecekti. FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz, 17-25 Aralık operasyonundan 2 ay önce Dubai'ye gitmişti. Ne ilginç değil mi? Yine Dubai!

FETÖ'cü Zekeriya Öz ile Ortadoğu’nun kiralık katili olarak anılan Muhammed Dahlan'ın, Dubai'deki Cumeyra Oteli’nde, özel görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. O buluşmada, "Dubai Masasında" yapılacak operasyon netleştirilmişti. BAE'nin FETÖ'ye 3 milyar dolar para verdiği de ortaya çıktı. Tabi verilen bu paralar, Dubai Masası'nın planları içindi.

Masanın para konusunda hiç sorunu yok. Masa CIA-MOSSAD kontrolünde. MİT, birçok hain ve FETÖ'cüyü Dubai'ye kaçmadan yakalamıştır. Ulaşabilenler ise Dubai Masasının görünen ve görünmeyen patronları tarafından, etkin şekilde kullanılmaktadır. Patronlar çok güçlü olduğu için sığınanlar, Türkiye'ye karşı korkusuzca hainlik yapıp konuşabilmektedir. Dubai Masasının, Türkiye'de Gladyo ve yüksek kripto hainlerin oluşturduğu "gizli bir yapı" ile irtibatlı çalıştığını düşünüyorum. İçeride kripto siyasetçi, gazeteci, bürokrat, hukukçu, polis, iş adamı gibi insanlar, Dubai Masasının planlarını uygulayıp, destek oluyor. Bunların deşifre edilerek, tasfiye edilmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece, "Dubai Masası" operasyonlara devam edecek.

Dubai Masası, Türkiye'deki tüm hainleri ve Atlantikçileri de organize edip kullanıyor. Bu masanın CIA ve MOSSAD'ın, Ortadoğu'daki en büyük psikolojik harp merkez üssü olduğunu, bir kez daha vurgulamak isterim.

Gelelim asıl soruya: Dubai Masasının amacı ne? Yazının 1. bölümünün başında da ifade etmeye çalıştığım gibi, Türkiye’de kaos çıkararak, otorite boşluğu oluşturmak, siyasi çalkantılarla meşgul ederek, istikrarsızlaştırmak, uluslararası alanda ülkemizi itibarsızlaştırmak, Türkiye’nin gücünü kırmak, Türkiye'yi denizlere ayak basamaz hale getirmek, Milli duruşu olan ve çıkarsız bir şekilde vatansever olan insanları yıpratmak. FETÖ-PKK ile mücadele edenleri tasfiye etmek. Türkiye’yi kana bulamak için, kardeş kavgası ve iç savaş çıkarmak ve bu sayede, ekonomik ve siyasi olarak çökertmek ve sömürmek, 15 Temmuzla tasfiye edilen ABD ekiplerini tekrar göreve getirmek.

Allah korusun ama yakın gelecekte (3-5 ay içinde) daha fazla şiddet içeren operasyonlara başlayabileceklerinden endişe duyuyorum. İzmir’deki HDP binasına yapılan saldırı, bana göre bunun bir göstergesi olabilir.

Ayrıca, daha çok yeni bir oluşum var: ABD'nin başkenti Washington'da “Türk Demokrasi Projesi” adı altında, kara propaganda ile Türkiye'de siyaseti dizayn etmek için, bir dernek kuruldu.

FETÖ'cülerle birlikte “Türk Demokrasi Projesi” derneğini kuran John Bolton, 15 Temmuz'da FOX TV’ye bağlanıp, FETÖ'nün darbe girişimini desteklemişti.

Eski Senatör ve FETÖ ile yakından bağı olan Joe Liberman, Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Eski ABD Başkanı George Bush’un kardeşi Jeb Bush, CHP Eski Milletvekili ve firari Aykan Erdemir, Firari FETÖcü Önder Aytaç. Bu isimler yan yana gelince, niyetin tamamen provokasyon ve her yönden saldırı hazırlığı olduğunu anlamak zor değil.

Türkiye karşıtı güçlerin ve hainlerin planları bitmez! Ancak, ne yapsalar boş! Bütün bu oyunları bozulacaktır. Bu kutlu yürüyüşü engellemeye, kimsenin gücü yetmez. Yeter ki bizler, birlik olalım. Kişisel intikam duyguları, basit ve küçük sebeplerle veya egolarla, birbirimizi tüketmeyelim. Büyük resmi iyi görelim.

Allah’ın izniyle Türkiye, tarih yazan bir devlet olarak, bölgesel bir güç olarak, emin adımlarla yoluna devam edecek ve ileriye gidecektir.