“İşverenler, eğitim yöneticileri ve politikacılar, gelecekteki ekonomiyle aramızda bir köprü kurmak amacıyla, işleri yeniden tasarlama, bireyleri yeniden eğitme ve daha fazla beceri gelişimini teşvik etme konularında iş birliği yapmaları çok önemlidir.”

John Fallon, CEO, Pearson

Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişme ve gelişmeler, küreselleşme ve dijital dönüşüm birçok alanda değişimi zorunlu kılarken, iş dünyasında da meslekleri ortaya çıkarmakta. Dahası  bugün var olan meslekler çok kısa bir zaman diliminde yok olup gidecek, bireyler ne olacağını bilmediğimiz yeni becerilerle yeni işlerde çalışacaklar. Peki gelecekte hangi becerilere sahip olacağız? Bunu kesin olarak bilemeyiz, ancak günümüz dünyasında 21. yüzyıl becerilerine sahip olan bireylere önemli fırsatların kapısının açılacağı aşikar.   Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de gençlerimizin istihdamı ve üniversiteden yeni mezun olan bireylerin iş hayatına katılımı. Gençlerimizin iş dünyasında yerini alması, uluslararası rekabet, verimlilik, ekonomi büyüme ve hızlı kalkınma açısından  büyük önem taşımakta. Sayısı 210’a ulaşan üniversitelerimizde örgün, açık ve uzaktan eğitim yoluyla öğrenim gören öğrencilerin sayısı 8 milyonu aşmış durumda, her yıl yüzbinlerce mezun veriyoruz. Ülkemiz açısında baktığımızda, öğrenci sayımızın yüksek olması ve yükseköğretim okullaşmanın artması, ülkemizin gelişmişlik düzeyinin yükselmesi açısından çok önemli.  Ancak öğrenci ve mezunlarımıza teorik bilgilerin yanında, iş dünyasında başarılı olmalarını sağlayacak yeni beceriler kazandırabiliyor muyuz? Bu sorunun yanıtı çok önemli,  büyük bir  sorunla karşı karşıya olduğumuzu göstermekte. Ayrıca  son beş yılda yapılan istatistiklere göre yaklaşık 1 milyon yüz bin öğrencinin büyük umutlarla girdiği Üniversitelerden gelecek kaygısı nedeniyle kayıtlarını sildirmiş veya dondurmak zorunda kalmış olması.  Dahası AB ülkelerinde olduğu gibi, Ülkemizde de üniversitelerden ayrılmış ya da mezun 17-25 yaş aralığındaki gençlerin yaklaşık %25’i işsiz.  Bu sorunun ortaya çıkmasının nedenleri ve yanıtlarının bulunması da çok karmaşık bir süreç. Sorunu ve çözümü birilerinin üzerine yüklemek değil amacım. Ancak tüm paydaşların bu sorun üzerinde  stratejik olarak çalışması  ve çözüm üretmesi ülkemizin ve gençlerimizin geleceği açısından bir zorunluluk. Konuyu biraz basite indirgersek, işsizlik, ekonomik yetersizlik, gençlerimizdeki gelecek kaygısı ve baskısı onları üniversitelerden ayrılmaya zorlamakta. Bu durum ülkemizin küresel pazarlarda rekabet etme şansını da azaltmakta.  Bu konuda sorunların kısa ve uzun vadede çözümü için tüm paydaşların stratejik işbirliği içinde gerçekleştireceği pek çok eylem var. Üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi, gençler ve yeni mezunlar için istihdam olanaklarının artırılması, eğitim programlarının güçlendirilmesi, kalite güvence sistemlerinin kurulması, uygulamalı mesleki eğitime olanak verilmesi, uluslararası işbirliklerinin yapılması, öğrencilerin kariyer planlamalarının okula kayıt yaptırdığı andan itibaren rehberlik ve danışmanlık hizmetleri ile geliştirilmesi, staj olanaklarının arttırılması, yabancı dil yeterliliklerinin gelişimi için her türlü ortamın  yaratılması ilk öncelikler arasında yer alabilir. Öğretim üyesi olarak bizim de bu soruna çözüm önerileri getirmek önemli sorumluluklarımız arasında. Hemen hemen dünyada yapılan birçok araştırma, üniversiteden mezun olan bireylerin sahip olduğu yeterliliklerle iş dünyasının beklentileri arasında bir uçurum olduğunu ortaya koymakta. Bunun en büyük nedenleri ise, verilen teorik eğitimlerin uygulama içermemesi, sektörden kopuk olması, öğrencilerimizin 21. yüzyıl becerileri ile donatmak konusunda yetersiz kalması. Pearson’ın  2014 yılında Türkiye’de 150’den fazla Türk firması ile gerçekleştirdiği  bir araştırmaya göre; üniversite mezunlarının iş bulma konusunda en büyük eksikliklerinin, hem bilişsel hem de 21. yüzyıl  çalışma becerileri konusunda yeterli donanıma sahip olmamalarından kaynaklandığını ortaya koymakta.  Yine aynı araştırmaya göre, insan kaynakları yöneticileri, mezunların çalışma becerileri konusundaki  eksikliklerinden şikayet etmekte. İş dünyasının istediği çalışma becerileri ise,  araştırma yeteneği, eleştirel düşünme, bilgi edinme yolları, yabancı dil bilgisi, iletişim becerileri, diyalojik olma, takım çalışması ya da işbirliğine yatkınlık ve işbirliği içinde çalışmak, özyönetim becerileri, problem karşısında çözüm üretme, temel bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma, internet kullanımının yanı sıra bilgisayar bilgisi ve ofis programları kullanma olarak sıralanabilir. Bu beceriler kendiliğinden olamayacağı için öğrenci ve mezunlarımızın bireysel olarak bu becerileri edinmek için istekli olmaları ve özverili bir şekilde çaba göstermeleri kaçınılmazdır.

Bir düşünün! Günümüzde farklı ülkeler, kurumlar ve bireyler bu çalışma becerilerin geliştirilmesi için neler yapıyor? Ne kadar başarılılar?  Bu başarı ve başarısızlıkların bireysel, psikolojik, kültürel, sosyolojik ve ekonomik nedenleri neler? Ülkemizde  üniversitelerimizin de bu konuda büyük eksiklikleri var, bu konusun öncelikler arasında yer alması gerekiyor. Üniversitelerimizdeki ders programlarındaki yer alan eğitim programlarına genel olarak baktığımızda, bu becerilerin geliştirilmesine yönelik derslerin sayısının da  oldukça az olduğu hemen karşımıza çıkıyor.  Bu becerilerin geliştirilmesine yönelik olarak da gençler, aldıkları formal eğitimin yanında,  yaşamboyu eğitim kapsamında da farklı eğitim kurumlarından ücretli, kısa süreli,  yüz yüze ve/ya çevrimiçi sertifika programlarıyla eksikliklerini giderebilme olanağına sahip. Bazen de işverenler yeni istihdam ettiği bireyleri işe hazırlamak için bu eğitimleri vermekte. Ancak bu eğitim programları ne kadar etkili ve öğretici?  Öğrenci ve mezunların çalışma becerilerinin gelişimine nasıl katkı sağlamakta? Bu soruların yanıtı ise, net değil. Sonuç olarak, Üniversitelerimiz, öğrenim gören öğrencilerimizin ve mezun olan gençlerimizin günümüzün giderek karmaşıklaşan, bireyselleşen ve yalnızlaşan  dünyasında istihdam edilebilmesi için, elindeki kaynaklarla sadece teorik eğitimler değil, onların çalışma becerileri ile donatılması için  her türlü olanağı sağlaması  bir zorunluluk. Ancak öğrencilerimizin de bu konudaki motivasyonlarının yüksek olması gerekiyor. Bu beceriler geliştirildiğinde hem mezunlarımız iş dünyasında yerini alacak, hem de ülkemiz gelişmişlik düzeyinin gelişimi için önemli adımlar atacak…

- - - -