Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen ‘Tarihe Dijitali Anlat’ sergisinde, Dijital Sosyoloji dersi vize ödevleri ziyaretçileriyle buluştu.

Dijital kültür ürünleri, tarihteki şahsiyetlere anlatıldı. Arş. Gör. Dr. Züleyha Özbaş Anbarlı tarafından düzenlenen sergi, İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin yanı sıra diğer fakültelerdeki öğrenciler tarafından da sıkça ziyaret edildi.

“Önemli olan ürünü dönemin diliyle anlatabilmeleri ve bugünün insanının gördüğünde onu anlayabilmesi”

Süreç boyunca çok güzel geri dönüşler aldıklarını belirten Züleyha Özbaş Anbarlı, serginin kapsamı ve içeriği hakkında bilgi verdi. Serginin içeriğinin, dijital sosyoloji kapsamında verdiği vize ödevlerinin oluşturduğunu anlatan Anbarlı, "Verdiğim ödev, ’bir dijital kültür ürünü oluşturun ve bu oluşturduğunuz ürünü tarihteki herhangi bir şahsiyete, onun diliyle anlatın’ şeklindeydi. Serginin içeriği bu şekilde ortaya çıktı. Bir kısıtlama yok, tarihin en başından alıp bilgisayarın ortaya çıkmadığı dönemlere kadar getirebilirlerdi. Önemli olan şuydu, o ürünü, o dönemin diliyle anlatabilmeleri, ama bu anlattıklarını bugünün insanının gördüğünde anlayabilmesiydi. Bu şekilde bir sergi oluşturduk” diye belirtti.

“Yaptıkları şeyin görünür olmasını istedim, çünkü yaptıktan sonra her şey kayboluyor”

Zor bir süreç olduğunu söyleyen Arş. Gör. Dr. Züleyha Özbaş Anbarlı, öğrencilerin ilk başta kaygıyla yaklaştıklarını, ancak sonrasında ortaya çıkan sonuçtan mutlu olduklarını belirtti. Anbarlı şöyle konuştu;

“Aslında yaptıkları şeyin görünür olmasını istedim, çünkü yaptıktan sonra her şey kayboluyor. Dijitalin de temeli bu aslında. Yapıyoruz ve sürekli orada ama binlerce tweet atılıyor ve hiçbir zaman okunmuyor. Binlerce blog yazısı yazılıyor, paylaşılıyor ama hiçbir zaman okunmuyor. Bu da onlardan biri olsun istemedim. Yaptık, ürettik birileri de görsün istedim. Güzel de geri dönüşler aldık. Başta zorlu bir sürece başladığımın farkındaydım. Biraz zor ilerledi süreç ama sonucu güzel oldu. Güzel geri bildirimler aldık. Öğrenciler de memnunlar sergiden. Hatta bazılarını ‘hayır bak bunu kaybedemeyiz bunu mutlaka yapmalısın’ diyerek yaptırdım aslında. Ondan sonra ’iyi ki yapmışız’ dediler. Şimdi şöyle bir şey var bir şeyi yapmak zaten zor. En kolayı yapılmış bir şey üzerine konuşmak. Hepimiz aslında bunu yapıyoruz. Bir şey yapmak çok zor yaptığın bir şeyi göstermek ondan daha zor. O gösterme süreci birçok kaygıya neden olabiliyor. Beğenilecek mi, beğenilmeyecek mi, doğru mu yaptım gibi. Aslında bütün hayatımızı bunun üzerine kuruyoruz. Yaptığımız şeyi gösterdiğimizde de biraz olsun kırabiliyoruz aslında. Öğrenciler de yaptıklarını gösterdiler ve biraz olsun ortak noktada buluştular okuyanlarla, sergiyi ziyaret edenlerle. Belki biraz olsun o kaygıyı da yıkmışlarıdır.”

“Fikirlerin gösterilmesi başlı başına güzel bir şey”

Süreçte yardımcı olan dekanlık, fakülte çalışanları ve öğrencilerine teşekkürlerini ileten Anbarlı, “Fikirlerin gösterilmesi başlı başına güzel bir şey. Yapılan bütün etkinlikler aslında bize bir şeyler katıyor. Bu tür etkinlikler bir hava alma sahası sayılabilir. Yeni bir fikir, bir şeyleri görmek oldukça önemli. Farklı şeyleri düşünmek farklı şeylere açık olmak önemli. Biz de bunu yaptık hem kendimiz gördük hem diğerler insanlar gördü” şeklinde dile getirdi.

“Alışılmışın dışında bizi farklı alanlara yönlendiren bir çalışma oldu”

Sergide Charles de Gaulle’e dijital saat, tablet ve haritadan oluşan ürünü anlatan İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencisi Zehra Değirmenci, ödevi yaparken zaman zaman zorlandığını ancak sonuçtan memnun olduğunu belirtti. Değirmenci, “Ürünün tanıtımı kısmında özenli davranmamız gerekiyordu metni hazırlarken. De Gaulle’e bir şey anlatacaksam bunu onun anlayacağı şekilde yapmam gerekiyordu. Bilgisayar görmemiş birine tablet, harita ve dijital saatten oluşan bir kombinasyonu anlatmak biraz zorlayıcı olabiliyor. Çünkü bilgisayarı anlatmam gerekiyor öncelikle. Dönemin tarihsel koşullarını, teknolojinin ne boyutta olduğunu ve elbette de Gaulle’ün karakter özelliklerine dair bilgiler toplamam gerekiyordu. Ürünü tasarladıktan sonra savaşta en işlevsel alanın Fransa işgali olduğunu düşündüm. Bu yüzden de Fransa’nın direniş lideri Charles de Gaulle’e anlattım ödevimi. Birbirinden farklı disiplinleri bir araya getirerek hazırladık ödevlerimizi. Bu anlamıyla da alışılmışın dışında bizi farklı alanlara yönlendiren bir çalışma oldu. O yüzden çok sevdik dersi ve ödevleri. Sürekli hocamızla iletişime geçtik. Daha güzel hale gelebilmesi için ve bir süre sonra not kaygımız ortadan kalktı çünkü yalnızca güzel bir şey yapmaya çalışıyorduk. Ayrıca bu ödev bizi üreten de bir konuma getirdi. Dersi alan öğrenciler belki de hayatlarında ilk defa bir sergi hazırlama misyonu edinmiş oldular” sözlerini dile getirdi.
Kaynak: iha