Aşısı olmayan bir hastalığın dünyaya yayılarak salgın yapabildiğine ve aşıların ne kadar önemli olduğuna koronavirüs (kovid-19) salgınında bir kez daha şahit olunduğunu belirten Uzman Dr. Musa Bostancıoğlu, "Çünkü aşısı olan bir hastalıkta zaten pandemi olmaz. Örneğin, aşısı olduğu için görülmediğinden unutulan difteri, boğmaca, tetanoz, kızamık, kabakulak, menenjit ve hepatit gibi hastalıklar, kovid-19'dan bile daha tehlikeli ve ölümcüldür." dedi.

Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Musa Bostancıoğlu, Aşı Haftası kapsamında yaptığı açıklamalarda koronavirüs salgını sonucu aşının ne kadar hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Dr. Bostancıoğlu, 1918'de en az 70 milyon insanın hayatını kaybettiği İspanyol Gribinden sonra görülen en ölümcül salgının kovid-19 pandemisi olduğunu belirterek, "Üstelik bu virüse birebir etkili ilaç olmadığı gibi maalesef aşısı da henüz üretilemedi. Bu korkunç hastalıktan koruyan aşı bulundu haberi çıksa birçok ailenin elinde avucunda ne varsa seferber ederek o aşıya ulaşıp minik yavrusuna yaptıracağından hiç birimizin şüphesi olmasa gerek. Yüzyıllardır bebek ve çocukları hasta edip bazen sakat bırakan ama çoğu zaman öldüren difteri, boğmaca, tetanoz, kızamık, verem, menenjit gibi hastalıklar kovid-19'dan daha az ölümcül değil. Böylesi hastalıklara yönelik üretilen ve onlarca yıldır da uygulandığı için çocuklarımızı ölümden ve sakatlıktan kurtaran rutin aşılar da koronavirüs aşısından daha az değerli değil." ifadelerini kullandı.

"En az 8 milyon can aşıyla kurtuluyor"

Aşıların modern tıbbın en önemli buluşu olduğuna ve bugüne kadar hiçbir oluşumun insan hayatını kurtarmakta bu kadar başarılı olamadığına işaret eden Dr. Bostancıoğlu, şöyle devam etti: "Aşılar sayesinde dünyada her yıl en az 8 milyon insan ölümden kurtarılıyor. Aşı yapmak her çocuğa hayatının en erken döneminden itibaren ömür boyu sağlıklı yaşam şansı sunar. Aşısı olmayan bir hastalığın dünyaya yayılarak salgın yapabildiğine ve aşıların ne kadar önemli olduğuna koronavirüs pandemisinde bir kez daha şahit olduk. Çünkü aşısı olan bir hastalıkta zaten pandemi olmaz. Örneğin, aşısı olduğu için önemsiz görünen difteri, boğmaca, tetanoz, kızamık, kabakulak, menenjit ve hepatit gibi hastalıklar, kovid-19'dan bile daha tehlikeli ve ölümcüldür. Birçok bulaşıcı hastalığın ortadan kalkmasında ve geçmişte yaşanan salgınların tekrarlamamasında aşıların katkısı tartışılmazdır. Örnekler üzerinden gitmek gerekirse; kızamıktan tahmin edilen yıllık ölüm 2.7 milyondur. Aşı sayesinde 1.6 milyon kişi kızamıktan kurtuluyor."

"Unutulan hastalıklar geri gelebilir"

Dr. Bostancıoğlu, tüm dünyada etkin aşılamayla çiçek hastalığının ortadan kalktığına değindi ve şu bilgileri paylaştı: "Çocuk felcinde Türkiye ve Avrupa bölgesi hastalıktan arındı. Bilgiye ulaşmanın kolaylaşmasıyla doğru kabul edilen birçok bilgi sorgulanmaya başlandı. Aşıyı destekleyen veya aşıya itiraz eden söylemler her daim var olacak. Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki aşılama çalışmaları toplum sağlığını korumak açısından etkili ve güvenilir bir araç oldu. Aşılama çalışmalarının tarihten günümüze kadar olan seyrine bakıldığında, çok ender görülen basit yan etkilerinin ihmal edilebileceği, fayda tarafının çok ağır bastığı görülüyor. Aşılama yaşındaki çocukların anne babaları gençtir ve aşısı yapılan hastalıkların çoğunu görmemişlerdir. Bu hastalıkları aşılar sayesinde unuttuğumuz aşılama yapılmazsa geri gelecekleri unutulmamalıdır."

"Aşı ebeveynin sorumluluğu, çocuğun ise hakkıdır"

Her ilaç gibi aşılarda da hiç yan etki olmaması gibi bir durumdan söz edilemeyeceğini ifade eden Dr. Bostancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aşıların olası yan etkileri özenle izlenilmekte, kayıtları tutulmakta, aşıya bağlı gerçek olumsuzluklar ile rastlantısal gelişmelerin yakından takibi yapılmaktadır. Aşı kararsızlığını güçlendirecek yorumlar yapanlar aldıkları sorumluluğun farkında mıdır? Popüler olmak kaç çocuğun canından kıymetlidir. Anne ve babalar çocukları sağlıklıyken aşı yaptırmaktan imtina etse de, hastalandığında pişmanlıkla her şeyi yapmaya hazır hale geliyorlar. Lüzumsuz beklentilere girmeyin; bitkisel ürünler ile hiçbir hastalığı önleyemezsiniz. Unutulmamalıdır ki aşı ebeveynlerin sorumluluğu, çocukların ise hakkıdır. Aşılamanın amacı, sadece aşılanan kişiyi korumak değil, bulaşıcı hastalıkların topluma yayılmasını önlemek, kitlesel bağışıklık kazandırmaktır. Toplumda aşılı bireylerin sayısı arttıkça, aşılanmamış kişilerin hastalık etkeni ile karşılaşma ihtimali ve hastalığın o toplumda görülme sıklığı azalır. Hedef yaş grubunda aşılanma oranı yüzde 95'in üzerine çıkar ve bu düzey sürdürülürse toplumsal bağışıklık sağlanmış olur. Toplumsal bağışıklık sağlanan bir ülkede o bulaşıcı hastalık salgın oluşturamaz, zamanla yok olur. Aşı tüm dünyada muntazam uygulanırsa kıtadan kıtaya geçip pandemiler de yapamaz. Aşı bu yönüyle bir toplumsal sorumluluk ve insani dayanışmadır."

"Rutin aşıları ihmal etmeyin, ertelemeyin"

Dr. Bostancıoğlu, zamanı gelen aşıların muhakkak yapılması gerektiğini belirterek, şu tavsiyelerde bulundu: "Unutmayalım; aşı hayat kurtarır. Çıkacak aşıları beklerken, çocuklarımız halen var olan aşıların korumasından mahrum kalmamalı. Zamanı gelmiş rutin aşılar ertelemeden, ihmal etmeden yapılmalıdır. Çünkü aşıların yapıldıkları aylar anneden geçen ve bebeği o hastalığa karşı koruyan antikorların bebek vücudunda tükendiği zamanlara denk gelmektedir. Hastanelerde veya Aile Sağlığı Merkezlerinde (Sağlık Ocaklarında) önceden sınırlı sayıda randevu verilip yığılmaları önlemek suretiyle bebekler salonda bekletilmeden içeriye tek tek alınarak, sosyal mesafeyi koruyarak, hastaların bulunduğu yerlerden farklı odalarda hijyen ve sterilite kurallarına uyarak bebeklerimizi güvenle gecikmeden aşılatabiliriz."

Editör: TE Bilişim