Anadolu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu sınıf öğretmenleri, öğretmen adayları ile buluştu.

Sınıf öğretmenliği mesleğinin avantaj ve zorluklarının konuşulduğu söyleşi, Eğitim Fakültesi, Prof. Dr. Şefik Yaşar Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Söyleşiye, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Ersoy’un yanı sıra Dr. Öğr. Üyesi Ömür Gürdoğan Bayır, sınıf öğretmenleri; Ercan Çorak, Burçin Bıyık, Muhammed Bayır, Gülçin Güçyeter, Elif Ecem Saylan ve çok sayıda öğrenci katıldı.

"Dekanlık olarak böyle güzel etkinlikleri destekliyoruz"

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Ersoy, “Bu güzel etkinliğe hepiniz hoş geldiniz. Biz dekanlık olarak böyle güzel etkinlikleri destekliyoruz. Fakülteler değerlendirilirken sosyal etkinliklere oldukça önem veriliyor. Umarım mezun olacak arkadaşlarla ileride farklı etkinlikler de yapılır. Hepinize çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Hayat beni bir şekilde akademisyenliğe itti"

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ömür Gürdoğan Bayır, kısa bir süreliğine sınıf öğretmenliği yaptığını ifade ettiği konuşmasında, “Burada olmamın sebebi; sadece akademisyen olmam değil. 2002 yılında sınıf öğretmenliği bölümünü kazandım. Tercihlerimin hepsi eğitim fakültesiydi. İsteyerek bu bölüme geldim ve buradayken farklı deneyimler yaşadım” diye konuştu.

"Hocalarımı hala çok değerli anılarla hatırlıyorum"

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesinin ilk mezunlarından olan, Bilecik Pazaryeri İlkokulu Sınıf Öğretmeni Ercan Çolak, “Üniversite benim için bir aile ortamı gibiydi. Hocalarımı hala çok değerli anılarla hatırlıyorum. Hakkında hiçbir fikrim yokken bölüme devam ettikçe bölümü sevmeye başladım. Öğretici konumunda olmak benim hoşuma gitmeye başladı. Öğrencilik çok güzel bir şey. Üniversitenin önünden geçerken hala iç çekiyorum. Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi çok güzel. Okulumuz son derece demokratik ve fikirlerin özgürce paylaşılabildiği bir üniversite” diye belirtti.

“Gittiğim yer bir köydü ve çok güzel bir yerdi”

Öğrencilerle deneyimlerini paylaşan Nafiye Hüseyin Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Burçin Bıyık ise, “İstanbul’un Çatalca ilçesi Çakıl köyüne tayinim çıktı. Sabaha kadar okulu araştırdım. İstanbul doğu hizmetine sayılıyordu. İstanbul’a gitmekten insanlar korkuyordu; ama ben gözümü kararttım ve gittim. Gittiğim yer bir köydü ve çok güzel bir yerdi. Merkezden ev tutarak okula gidip geldim. 3 buçuk sene orada görev yaptım ve ardından yüksek lisansa başvurdum; çünkü kendimi geliştirmek istiyor ve Anadolu Üniversitesi ile bağlarımı koparmak istemiyordum. Sonrasında Eskişehir’e tayin oldum. İlk olarak Odunpazarı Halk Eğitim Merkezinde görev yaptım bir sene. Ardından Çamlıca Özel İdari İlkokulunda bir sene çalıştım ve ardından da şu anda da görev yaptığım Nafiye Hüseyin Küçükoğlu Halk Eğitim Merkezine tayin edildim ve şu an orada çalışmaktayım."

"Mesleğimizin maddi bir doyumu yok; fakat manevi bir doyumu var"

Öğretmenliğin bir ruh meselesi olduğunun altını çizen Çukurhisar İlkokulu Müdürü Muhammed Bayır, öğrencilerin öğretmenlik mesleğinden korkmaması gerektiğini söyledi. Bayır konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Görev yaptığım yerde iki tane çok zeki kız öğrenci vardı; ama babaları okula göndermek istemiyordu. Bir şekilde bu kızlarımızın okula devam etmelerini sağladık. Önemli nokta burası. Mesleğimizin maddi bir doyumu yok; fakat manevi bir doyumu var. Bunu bilin ve buna göre hazırlayın kendinizi.”

“Bir sınıfım olacaktı ve öğrencilere kavuşacaktım”

Ülkü İlkokulu Sınıf Öğretmeni Gülçin Güçyeter, "Ben sınıf öğretmenliği bölümüne bilerek, isteyerek ve bilinçli bir şekilde geldim. Anadolu Üniversitesinde 4 senelik eğitim hayatından sonar, Şanlıurfa merkeze 70 kilometrelik mesafedeki bir köye atandım. Şanlıurfa’ya çok mutlu bir şekilde gittim; çünkü artık ben bir öğretmendim. Bir sınıfım olacaktı ve öğrencilere kavuşacaktım. Fakat gittiğimde büyük bir şok yaşadım çünkü okulum kapatılmıştı. Bu sebeple 4 ay boyunca Milli Eğitim Bakanlığında görev yaptım ve evraklarla uğraştım. 4 ayın geçmesini sabırsızlıkla bekledim; çünkü öğretmen olduğunuzda öğrencilerle buluşmak istiyorsunuz” şeklinde konuştu.

“Aslında sınıf öğretmenliği bölümüne aslında istemeyerek geldim”

Sınıf Öğretmenliği bölümüne ailesinin ısrarı sonucu geldiğini söyleyen TED Koleji sınıf öğretmeni Elif Ecem Saylan, “Sınıf öğretmenliği bölümüne aslında istemeyerek geldim. Çünkü benim gibi sıradan insanlar öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği yapamaz diye düşünüyordum. Üniversiteye istemeyerek gelmiş olsam da madem bu işi seçtim diyerek toplumsal gönüllülük projelerine başvurdum. Staj dönemimde çocuklara sınıflarına girmeleri için yüksek sesle bağırırken bir çocuk gelip bana sarıldı ve ben o dakikadan itibaren öğretmenliği sevmeye başladım" dedi.

Söyleşi soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Kaynak: iha